Obezite ve Obezite Cerrahisi
Obezite çok ciddi sağlık sorunlarına yol açan ve maalesef yaşam süresini kısaltabilen bir hastalıktır. Obezitenin tanımlanması ve sınıflaması için Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO- World HealthOrginization) Vücut Kitle İndeksi (VKİ) hesaplaması kullanmaktadır. Vücut ağırlığının boyun metrekaresine bölünmesi ile oluşan bir sabitedir.. VKİ 30’un üzerinde olan bireyler obez olarak değerlendirilir.
Obezitenin sıklığı tüm dünyada giderek artmaktadır. Vücut Kitle İndeksi 30kg/m2nin üzerinde ise mutlaka tedavi edilmelidir. Öncelikle konservatif yöntemler dediğimiz diyet, spor, akupunktur ve bazı ilaçlar kullanılarak yapılan tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınmaya çalışılmalıdır. Obezitenin olası endokrinolojik sebepleri, tüm obez hastalarda bu sebepler %1 den daha az görülse de ilk etapta araştırılmalıdır.
En az 2 diyet programı veya 6 altı aylık diyetten sonra kilo veremeyen veya kilo verdikten sonra eski kilolarına geri dönen morbidobezler obezite cerrahisi adayıdır.
Obezite cerrahisi, sağlık problemleri oluşturacak ağırlıkta, diyet ve egzersiz gibi metodlarla çözülememiş aşırı kilo sorununun çözümü için sindirim sistemi üzerinde uygulanan bir grup cerrahi yöntemi içeren bir terimdir. Uluslararası kılavuzlara göre obezite cerrahisinin uygun olduğu grup Morbid Obezite olarak adlandırılan gruba giren hastalardır. Buna göre, vücut kitle indeksi 40 ve üzerinde olanlar ile 35 ve üzerinde olup, yanısıra Tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi veya diğer solunum problemleri, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması, osteoartrit, lipid anomalileri, kalp hastalıkları gibi bir veya birden çok yandaş hastalığı olanlar obezite cerrahisi için adaydır. Bu hastaların alkol ve ilaç bağımlısı olmamaları ve ciddi psikolojik rahatsızlıkları olmaması gerekmektedir.
Obezite Nedir?
Obezite çok ciddi sağlık sorunlarına yol açan ve maalesef yaşam süresini kısaltabilen bir hastalıktır. Obezitenin tanımlanması ve sınıflaması için Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO- World HealthOrginization) Vücut Kitle indeksi (VKİ) hesaplaması kullanmakta ve adeta tüm dünyada ortak bir dil oluşturmaktadır. VKİ 30’un üzerinde olan bireyler obez olarak değerlendirilir.
Obezitenin sıklığı tüm dünyada giderek artmaktadır. Dünya sağlık örgütünün öngördüğü rakamlar ise ürkütücüdür. 1960’ lı yıllarda % 10’un altında görülen obezite 2000 li yıllarda %30 lara ulaşmıştır ve bu ivmeyle artması durumunda 2030 yılında dünya nüfusunun yarısının obez olması beklenmektedir.
Obezite Nedenleri Nelerdir?
Obezite, enerji dengesinin bozulması sonucunda oluşmaktadır. Enerji alımının, tüketiminden fazla olduğu koşullarda enerji dengesi bozulmaktadır. Çeşitli davranış değişiklikleri, fizyolojik, psikolojik, genetik, medikal, endokrin ve terapötik nedenler obezitenin oluşumunda etkili olmaktadırlar.
Yaşla beraber fizik aktivitenin azalması ve sedanter yaşam veya spor yapanların iş değişikliği, sosyal etkiler ile bu alışkanlıklarını bırakmaları, sürekli evde oturma eğilimleri, düzensiz gıda alınması, öğün aralarında atıştırmalar, sık sık enerjiden zengin gıda ve içeceklerin tüketilmesi özellikle yağ içeriği zengin gıdalar ve alkol alınması gibi değişiklikleri, sonunda obeziteye neden olmaktadır. Psikolojik Faktörler; de obezitenin nedenlerindendir. Özellikle batı toplumlarında çok görülmektedir. Emosyonel stres, depresyon ve mental hastalıklar ile obezitenin ilişkisi bilinmektedir. Çünkü bu hallerde davranış bozuklukları yeme alışkanlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Endokrin Hastalıklardan; Hipotiroidizm, Cushing Sendromu, Tip 2 Diabet, Hipotalamik Tümörler ve bazı ender genetik sendromlar da obezite nedenlerindendir. Terapötik; olarak kullanılan bazı ilaçlar da obeziteye neden olabilmektedir. Bunlar, trisiklik antidepresanlar, steroid kontraseptifler, kortikosteroidler ve epilepside kullanılan valproatdır. Bütün belirtilerin dışında şüphesiz obezitenin önemli bir nedeni de ailevi yatkınlıkdır.