Kolorektal kanserler, dünyanın farkı toplumlarında farklı sıklıkta ve sanayileşmiş toplumlarda gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla görülür. Erkekte ve kadında eşit oranda görülen kolon kanseri bütün kanserler içinde görülme sıklığı bakımından 3. sırada yer alır.
Risk Faktörleri Nelerdir?
Coğrafya : Hastalığın dağılımı dünyada bölgeler arasında farklılık gösterir. Kuzey Amerika ve Yeni Zelanda da sıkken, Afrika ve Orta Amerika da daha az görülür.
50 yaş üzerinde olmak: Kolorektal kanserlere yakalanma olasılığı yaşla birlikte artar. Hastaların büyük çoğunluğu 50 yaş üzerindedir.
Adenömatöz polip hikayesi: Kalın barsakta adenomatöz polip varlığında, kanser riski artar.
İltihabi barsak hastalıkları: Özellikle ülseratif kolit olmak üzere, Chron gibi iltihabi hastalıklarda risk artmaktadır.
Genetik değişiklikler: Ailede var olan genetik sendromların olması kolon kanseri riskini arttırır. Kalıtsal olmayan kolon kanseri (HNPPC-hrediter nonpolipozis colorectal cancer-Lynch sendromu) ve ailesel adenömatöz polipozis (familiyal adenömatöz polipozis) kolon kanseri riskini arttırmaktadır. Bu kişiler tedavi edilmedikleri taktirde ortalama 40 yaşına kadar kolon kanserine yakalanırlar.
Ailede kolon kanserinin olması: Birinci derecede kolon kanseri varlığı, kolon kanseri gelişme riskini arttırmaktadır. Özellikle birden çok bireyde varsa, risk belirgin artar.
Meme, over ve uterus kanserlerinde kolorektal kanser gelişme riski iki kat artar.
Düşük lif içeren ve yüksek yağ içeren beslenme tarzı, sedanter yaşam, diyabet, obezite, sigara ve tütün kullanımı, alkol tüketimi ve radyasyon tedavisi kolon kanseri gelişme riskini arttırabilir.
Kolorektal Kanserli Hastalar Hangi Şikayetler İle Başvururlar?
Kanserin yerleştiği bölgeye göre farklılık göstermekle birlikte, dışkılama esnasında kan görülmesi, normal barsak alışkanlığında değişiklik olması, ishal ve kabızlık görülmesi, barsağın tam boşalama hissi, dış dışkılamaya çıkmak, dışkının normale göre incelmesi, dışkılama harici akıntıların olması, karın ağrısı, kramp, şişkinlik hissi, nedensiz kilo kaybı, kendini halsiz ve yorgun hissetme gibi şikayetler oluştururlar.
Kolorektal Kanserlerde Tanı Nasıl Yapılır?
Hikaye, fizik muayene ve tanısal testlerle tanıya gidilir. Hastanın öncelikle anamnezi alınarak, şikayetleri değerlendirilir. Özellikle aile hikayesi, kanama, dışkılama alışkanlığı sorgulanmalıdır. Fizik muayenesinde detaylı muayene sonrasında, parmakla anal bölge rektum mutlaka değerlendirilmelidir Rrektal tuşe).Rektal tuşe ile rektumun 7-8 cmlik kısmı değerlendilebilir.
Bu işlemler sonrasında ilk yapılacak inceleme kolonoskopidir. Bu işlem ile kalın barsağınız bir teleskop aracılığı ile değerlendirilir. Şüpheli durumlarda biyopsi yapılabilir.
Eğer biyopsi kanseri doğrularda, tedavi planının yapılabilmesi için kanserin ne kadar yayıldığı (evresi) belirlenmelidir. Endorektal ultrasonografi, ultrason probu ile rektum tümörlerinin ne derinlikte geliştiğini ve lenf bezleri, etraf dokulara kanserin ne kadar yayıldığı hakkında bilgi verir. Bilgisayarlı tomografi veya MR, kolon kanserinin uzak organlara (karaciğer, akciğer vb) yayılımı hakkında bilgi sağlar.
Kolon Kanserinde Tedavi Nasıl Yapılır?
Kemoterapi ve radyoterapi gibi yardımcı tedavi yöntemlerindeki tüm gelişmelere rağmen kolon kanserlerinin asıl tedavisi cerrahidir. Tedavideki ana amaç kanserli bölge ile birlikte bölgesel lenf bezleri de geniş olarak çıkarılmasıdır. Kolon kanserinde 1., 2. ve 3. evrede ilk tedavi seçeneği cerrahi 4. evrede ilk tedavi seçeneği kemoterapidir. Rektum kanserinde ise 1. evrede ilk tedavi seçeneği cerrahi, 2. ve 3. Evrede neoadjuvan tedavi (ameliyat öncesi radyoterapi veya birlikte kemoterapi) ilk seçenektir. Sonrasında cerrahi tedavi yapılır. Yapılacak cerrahi işlem tümörün yerleştiği alana göre değişmektedir. Sağ tarafta yerleşen tümörlerde kalın bağırsağın sağ yarısı alınırken, sol tarafta yerleşen kanserlerde sol yarısı alınarak, gerekli barsak birleştirme işlemleri yapılır. İleri evre kolon kanserlerinde de (karaciğer metastazı ve karın zarında yayılma vb) metastaz olan organın çıkarılması veya sıcak kemoterapi gibi cerrahi yöntemler uygulanabilmektedir. Rektum kanserindede kanserin yerleştiği bölgeye göre rektum üçe ayrılır. Alt ve orta bölümde yerleşenlerde kanserli alanın çıkarılmasını takiben, geçici ileostomi (barsağın karın dışına alınması) işlemi yapılır. Üst rektum bölge kanserlerinde her zaman ileostomi işlemi yapılması gerekmeyebilir. Alt rektum denilen bölümde yerleşenlerde anal kasları tutmuşsa kalıcı kolostomi yapılması gerekmektedir. Son yıllarda neoadjuvan tedavi sonrasında, kasları tutmayan ve lenf bezi yayılımı olmayan hastalarda sfinkter koruyucu ameliyatlar yapılabilmektedir. Rektum kanserlerinde erken evre (T1) hastalarda anal bölgeden lokal eksizyon veya TEM (transanal endoskopik mikrocerrahi) yöntemi ile cerrahi tedavi uygulanabilir.
Laparoskopik cerrahi tekniklerin ve aletlerin gelişmesiyle selim cerrahi hastalıklardan sonra habis cerrahi hastalıklarda da laparoskopik ameliyatlar başarıyla yapılmaktadır.
Kolon kanseri için uygulanan kemoterapi eğer kanser lenf nodüllerine sıçramış ise (evre III) genellikle ameliyat sonrasında gerçekleştirilir. Bu durumda kanserin ilerleyen yıllarda tekrarlanması riski azaltılmış olur. Evre II kolon kanserlerinde kemoterapi verileri net değildir. Radyoterapi erken aşama kolon kanserlerinde daha az sıklıkta kullanılır. Fakat rektum kanserinin tedavisinde özellikle kanser hücreleri rektum duvarının içerisine girmişse ya da yakın lenf nodüllerine yayılmışsa sıklıkla kullanılır.
Kanserin gelişmeye başladığı rektum bölgesinin çevresinde ameliyat sonrasında hastalığın tekrarlamasını engellemek için sıklıkla radyasyon tedavisi kemoterapi ile birlikte uygulanır.
Kolorektal kanserler sindirim sistemi kanserleri içinde prognozu en iyisidir. Dünyada kanser verileri 5 yıllık sağ kalım oranlarını verse de çoğu hasta 5 yıldan fazla yaşamaktadır. Kolorektal kanser için 5 yıllık sağ kalım oranları evre 1 hastalıkta %90-100, evre 2 hastalıkta %60-85, evre 3 hastalıkta %50-80, evre 4 hastalıkta %10.